Babam bir iş yerinde neredeyse karın tokluğuna çalışıyordu. Aslında çalıştığı iş yerinin patronu çok cömert bir insandı. Ama işçisine az veren fabrika servis şeflerinden haberi yoktu… Ay sonuna doğru paramız kalmazdı. Anneciğim evin geçimini sağlamak için dört bir taraftan kısmaya başlardı…Bir gün birlikte pazara gittik. Cebindeki 12 lira vardı. Bir tezgâhtan domates alacaktık. Bir veya 2 kilo domates… Zaten et alamıyorduk… Kıyma derseniz ayda yarım kilo aldığımızda evde bayram ediyorduk. Maaş aldığı gün alıyordu babam. Maaş günü de bize bayram günü gibi geliyordu… Neyse annem pazarcıya iyilerinden olsun diye tembih etmişti.. ama ondan sonra neler oldu neler.. (DEVAMI İLK Y'ORUMDA)
Annem 2 kilo kadar patates almıştı… 2 kilo kadar da kuru soğan… Şimdi de 1-2 kilo domates alacaktık…Annemle birlikte pazar yerinde bir domates tezgâhının önüne gelmiştik. Ön tarafa güzel domatesleri dizmişti pazarcı…2 kilo domates istedi, “iyilerinden olsun kardeşim?” diye de tembih etti annem. Pazarcı kese kâğıdını aldı el çabukluğu ile domatesleri koyup tarttı ve uzattı… Parasını verip üstünü aldık. Annem eline alıp bakınca şaşırmıştı. Domateslerin içinde neredeyse sağlam yoktu!.. Hepsini ezik çürük çarık doldurmuştu. Ne olacak ki çaresiz bir anne ve yanında da bir kız… Fiş yok, fatura yok. Kontrol yok, denetim yok.(
Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.
Kardeşim Bunlar Ne Böyle Çürük Çarık?
Suratımıza bile bakmadan elinin tersiyle “hadi işine hadi” diye ukalalık etti. O an bir zabıta olsa ben şikâyet ederdim. Ama annem çaresizdi. Geri versek alacak bir tip değildi. Konuşmasını dahi bilmeyen saygısız kaba bir adam, ne bilecekti insana saygıyı, nezaketi…Elimizdeki ezik domateslerle oradan uzaklaştık. Anneciğimin mırıldandığını duydum:
Sen De Satama Inşallah Elindekileri…
Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.