Yaşanmış gerçek bir hikayedir
Dört sene önce eşim bir iftiraya uğradı. İşinden atıldı ve hapse girdi. Eşyamıza haciz geldi.
Ev alıyorduk ödeyemeyince banka el koydu.
Hayatımın en zor zamanlarıydı. O günler gitsin İnşallah bir daha geri gelmesin. Üç yaşından küçük iki çocukla biraz annemlerde biraz kaynanamlarda o kadar çok zor günler geçirdim ki ancak yaşayan bilir.
Altı ay sonra eşim hapisten çıktı. Ben sonuna kadar inanıyorum eşim suçsuz ama kimse inanmadı. Günlerce iş aradı ama maalesef bulamadı. Ev ev üstüne yaşamak sanki bir azap.
Her şeyimiz göze battı. Kaynanamlarda bir süre kaldık ama bize etmediğini bırakmadı. Oysa ben evin bütün işini yapıyor ve harçlığımı çıkarmak için patik örüp internetten satıyordum.
İçtiğimiz çay kahve hatta çocukların sütü bile sorun oldu. Büyük bir kavga sonunda annemlere gittik. Bir süre kalınca bu sefer babam başladı eşime :
_Kızıma torunlarıma bakıyorum bir de sana mı bakacağım diye. Eşim çıktı bende çocukları aldım peşinden gittim. Ucuz bir pansiyon bulduk orada kalıyoruz. Eşim ağlıyarak :
_Ayrılalım dedi, sen ailenin yanına git ben ailemin yanına. Ben çocukların birini alayım
sen birini al.
_Hayır dedim, gerekirse dileneceğiz ama ailemizi dağıtmayacağız. Eşimle birbirimize sarılıp ağladık, çocuklar da ağlamaya başladı bizi görünce koro halinde ne kadar ağladık bilmiyorum.
Bütün gece dua ettik eşimle, gözyaşı döktük. Rabbimden bize bir rızık kapısı açması için.
Ertesi gün televizyon açıktı TRT belgeselde bir program çok ilgimizi çekti. Şehirde yaşamaktan usanan bir aile köye yerleşmiş. Sebze ekiyor, hayvan yetiştiriyor. Çok ilgimizi çekti. Pür dikkat izledik. Belgesel bitince eşimle göz göze geldik gülümseyerek
_ Senin de aklından aynı şey mi geçiyor? Dedi.
_Evet dedim. Eşimin dedesinin köyde terkedilmiş evi vardı. Bakımsızlıktan nerdeyse dağ olmuş bağ ve bahçenim içinde, köye uzak bakımsız, terkedilmiş toprak bir ev. Hoş köyde de kimse kalmamış zaten bir kaç yaşlıdan başka. Senede bir iki kere pikniğe giderdik o kadar.
devamı sonraki sayfada...