İstanbul’a giden Erzurumlu,

 gurbette bir süre yaşadıktan sonra karısının onu nasıl karşılayacağı hakkında hayaller kuruyordu. O gün akşamı bir türlü bekleyememiş, iş çıkışı evine doğru yola koyulmuştu. Dışarısı kar, tipi ve dondurucu soğuktu. Adımlarını hızlandırarak, nihayet kapısına yaklaşmıştı. Kapıyı karısı açtığında, o anın beklediği gibi olmasını istemişti; karısını ona sıkıca sarılırken görmek, soğuk kışın ardından sıcak bir kucaklaşma... Ama karısı sadece kapıyı araladı, bakışları belirsizdi. Ve dudaklarından dökülen ilk cümle, her şeyi özetler gibiydi:
Reklamlar