Köyümüzde Harun amcanın sekiz oğlu ve iki kızı var. Harun bey çocuklarını okutur ve bu konuda hiçbir özveriden kaçınmaz. Çarşıdan ev kiraları, köyden yiyecek ve yakacak taşır. Çocuklarının hasta olmaması için didinir, onların kol kanat gerer. Kolay değil, yedi çocuk ortaokulda okutmak. Harun amca işi olmayacak başarır. Gençlerden mühendis, subay, öğretmen ve sanatkâr olanlar vardır.
Baba sevinci içindeki eşi ile İzmir'e gelir. Oğlu mühendis, gelin hanım ise hekimdir.
Bu sırada evde öğrenen bilim ve uzay konusunda sohbet etmektedirler. Baba Harun bey konuyu kulak misafiri olur. Söze karışır ve "Uzaya gitmek günahtır, Allah buna izin vermez" der. Konuklar şaşkınlıkla bakarlar ve Harun beyi göz ucu ile süzerler. Söz sırası oğlu İhsan'a geldi. Kendisinden açıklamayı belirtir. Konukların yanında mahcup olmuştur ve utanmıştır. Babasını göstererek "Bu köylü kılıklı bunak, benim köyümdendir. Köyde bana hizmet eder, marabalık yapar" der.
Bu sözlerini söyleyen Harun amca, çok kötü olur. Evlendiğinden bu sözlerin bulunması ona ö'lümden daha ağır geliyor.. Devamı Y'orumda
Arkadaşım anlattı, köylerindeki ibret verici bir öykü'yü dinledim, sizlerle paylaşmak istiyorum.
Köyümüzde Harun amcanın sekiz oğlu ve iki kızı var. Harun bey çocuklarını okutur ve bu konuda hiçbir özveriden kaçınmaz. Çarşıdan ev kiralar, köyden yiyecek ve yakacak taşır. Çocuklarının hasta olmaması için didinir, onlara kol kanat gerer. Kolay değil, yedi çocuğu ortaokulda okutmak. Harun amca olmayacak işi başarır.
Vilayette ortaokulu bitiren çocuklar liseyi bitirmek üzere başka büyük vilayetlere giderler. Harun amca'nın masrafları artmıştır. Hiçbir yerden yardım alamaz. Çocukları hasta olmadan ve sınıfta kalmadan okulu bitirirler, hayata atılırlar. Gençlerden mühendis, subay, öğretmen ve sanatkâr olanlar vardır. Bir baba için mevcut tablo gurur vericidir. Herkes onu köyde imrenerek ve kıskanarak takip etmektedir. Artık herkes görev beklemektedir. Devlet onlara görev verir, maaş almaya başlarlar. İyi evlilikler yaparlar. Hepsinin eşi şehirlidir ve memurdur. Baba Harun bey ve eşi, çocuklarının yanına giderler. Haklı olarak ilgi ve şefkat beklemektedirler. Beklediklerini bulabilirler mi? Sorun da burada düğümleniyor.
Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.
Baba sevinç içinde eşi ile İzmir'e gelir. Oğlu mühendis, gelin hanım ise hekimdir. O sıralar Amerikalılar Ay'a ve Güneş'e uzay araçları göndermektedir. Ay'a iniş gerçekleşmiştir ve televizyondan seyredilmektedir. Bu sırada evdeki konuklar bilim ve uzay konusunda sohbet etmektedirler. Baba Harun bey konuya kulak misafiri olur. Söze karışır ve "Uzaya gitmek günahtır, Allah buna izin vermez" der. Konuklar şaşkın şaşkın bakarlar ve Harun beyi göz ucu ile süzerler. Söz sırası oğlu İhsan'a gelmiştir. Kendisinden açıklama beklenmektedir. Konuklarının yanında mahcup olmuştur ve utanmıştır. Babasını göstererek "Bu köylü kılıklı bunak, benim köyümdendir. Köyde bana hizmet eder, marabalık yapar" der.
Bu sözleri duyan Harun amca, çok kötü olur. Başı döner, kan basıncı yükselir ve olduğu yere yığılır kalır. Yıkılmıştır, emeklerinin boşa gittiğini görür. Kahreder, ama iş işten geçmiştir. Ağlar, dövünür, olayı herkese anlatır. Olaydan o kadar etkilenir ki, bir süre sonra da kahrından ölür.
Ölmeden önce şu nasihatte bulunur:
Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.
"Anneni-babanı sakın hakir görme."
Sonuç: Çocuklarının sadece maddi bakım ve mesleki eğitimlerini düşünüp onları değerlerimize bağlı ve saygılı şekilde yetiştirmeyen anne babaların; çocuklarından saygısızlık ve haksızlık görmeleri kaçınılmaz bir sondur.