Biz geçiniyorsak ki 3 kişiyiz, O tek başına hayli hayli geçinir dedi. Ertesi akşam anneme ne pişirdiğini sordum, etli kuru fasulye olduğunu öğrendim. İçimi bir kurt kemiriyordu. Akşam yemeğine oturmadan Anne Hanife Teyzeye de bir tabak götüreyim mi Annem; Kuru fasulye bir tanem. Götür de, güzel bir şey değil” Olsun hadi ver götüreyim dedim, Sıcak tabağı elime aldım ve yürüdüm. Hanife Teyzenin sesi: Kim o Ben Zeynep dedim. Kapıyı açtı gülümseyerek, yüzüme baktı. Annem kuru fasulye yolladı bilmem sever misiniz? Dedim.. Nimeti ayırt etmem tabii ki severim. Allah razı olsun kızım” dedi. Ha unutmadan annem tabağı istiyor dedim. Hanife Teyze mutfak yoluna yönelir yönelmez, ben doğru içeriye girdim. Masanın üstünde bir bardak su, ıslak ekmeklerin konduğu yarısı yenmiş tabak ve annemin bir gün önce verdiği dolmadan kalan 4 tane… Soracaktım, sormalıydım. İçim içimi kemiriyordu… Hanife Teyze beni kapıda göremeyince içeriye yanıma geldi. Sanki Sor der gibi yüzüme bakıyordu. Dayanamayıp sordum; Bu ıslak ekmekleri sen mi yiyorsun, hani kuşlara verecektin? diye sordum Buğulu mavi gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Üzmüş müydüm acaba anlayamadım, daha 15 yaşındaydım, ama O’nu ağlatmıştım Evet ben yiyorum canım kızım.