Yıllardır oturduğumuz bu küçük kasabada hayat her zamanki sakinliğiyle akıp gidiyordu. Her sabah işe gitmek, her akşam eve dönmek, bir düzen haline gelmişti. Eşim ile 12 yıldır evliyiz ve iki çocuğumuzla mutlu bir hayat sürüyorduk. Onlar için her şeyi yapmaya hazırdım; hem maddi hem manevi. Küçük bir inşaat firmasında çalışıyordum. Bazen çok yorulsam da evin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için daha fazla çalışmayı göze alıyordum. Ancak son birkaç aydır Eşim bir değişim fark etmiştim. O neşeli, güler yüzlü kadın gitmiş, yerine sessiz ve mesafeli birisi gelmişti. İlk başta bunun günlük hayatın yorgunluğu olduğunu düşündüm. Çocuklar büyüyor, sorumluluklar artıyordu. eşim, evde iki çocukla baş başa kaldığı için yorgun olabilirdi. Ama zamanla, aramızdaki bağın kopmaya başladığını hissetmeye başladım. Beni eskisi gibi dinlemiyor, konuşmalarımıza sanki duvar örüyordu. Bir akşam işten geç çıkmıştım. Eve dönerken Eşimi düşündüm; belki biraz daha ilgilenmeli, daha fazla zaman ayırmalıydım. Sonuçta bir evliliğin emek istediğini bilmek yetmiyordu, bunu göstermek gerekiyordu. Aramızdaki mesafeyi kapatmaya karar verdim. Eve vardığımda çocuklar uyuyordu. Eşim ise mutfakta oturmuş, önünde bir fincan kahveyle sessizce düşünüyordu. “Konuşabilir miyiz?” dedim, biraz çekinerek. Bana baktı, ama gözlerinde bir şeyler eksikti. “Elbette,” dedi, fakat sesindeki soğukluk içime işledi. Sandalyeye oturdum, elimdeki çantayı masanın üzerine bıraktım. Nerden başlayacağımı bilemiyordum. işte o an telefoon çaldı ve bir anda heycanın yapıp neyapamacagını şaşiır mış gibi hemen diğer odaya koştu..
Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.